top of page

Öğrenilmiş Çaresizlik


‘Zaten ben ne yapsam seni mutlu edemiyorum. Artık çabalamak gereksiz.’

‘Neye elimi atsam başarısız oluyorum.’

‘Boşuna çalışmayayım, zaten sınavı geçemeyeceğim.’

Bu cümleler tanıdık geliyor mu? Martin Seligman tarafından ortaya atılan ‘öğrenilmiş çaresizlik’ teorisi kısaca ‘koşulsuz bir pes etme hali’ olarak tanımlanabilir. Geçmişteki kötü deneyimler sebebiyle kişinin çaba gösterse de başarıya ulaşmayacağını düşünmesi, olayların kendi kontrolünde olmadığına inanarak denemekten vazgeçmesidir.

Örneğin ilkokulda matematiğe çalışır çalışır geçemeyiz. Bu algı kafamızda öyle bir yerleşir ki seneler geçtikçe matematik değişse de bizim ona karşı olan bakışımız değişmez, yapamayacağımızı başaramayacağımızı düşünerek çalışmayız bile.

Aradığımız aşkı bulamaz, defalarca deneyip hüsrana uğrar ve aramayı bırakırız. ‘Ben mutlu olabileceğim bir insan bulamayacağım’ deriz. Birçok kez kötü deneyimler yaşamak, gelecekte tekrar deneme motivasyonumuzu alıp götürmüştür..

Martin Seligman bu teorisiyle depresyondaki insanların karşılaştıkları kötü olayları depresyonda olmayan insanlardan daha kötümser bir şekilde yorumladıklarını da ortaya koydu. Öğrenilmiş çaresizlik depresyondaki insanların hayatlarının geneline yayılmıştır, hayatlarındaki birçok şeye karşı umutlarını kaybetmişlerdir.

Sizin hayatınızın hangi alanlarında var öğrenilmiş çaresizlik?

bottom of page