top of page

Tags

Ebeveyn Kaybı: Yetişkinlikte Yası Anlamak

Cansu Varol




ebeveny kaybı

Ebeveyn kaybı, hangi yaşta olursa olsun derin bir duygusal etki bırakır. Yetişkin bir birey olarak anne veya babanızı kaybetmek, yalnızca onların fiziksel yokluğu değil, aynı zamanda kimliğinizin, benliğinizin ve geleceğe bakışınızın yeniden şekillenmesi anlamına da gelir. Çocuklukta bir ebeveyn kaybı travmatik bir deneyim olarak görülürken, yetişkinlerde bu kayıp çoğu zaman doğanın bir gereği gibi ele alınır. Ancak gerçek şu ki, bir yetişkinin ebeveynini kaybetmesi derin bir yas sürecini tetikler ve kişinin hayatında önemli değişimlere yol açar.


Ebeveyn Kaybının Ardından Duygular


Ebeveyn kaybı sonrası hissedilen duygular karmaşık ve çok katmanlı olabilir. Toplum, yetişkinlerin bu tür kayıpları daha kolay atlatabileceğini varsaysa da, yas süreci kişiseldir ve herkes için farklıdır. Bu süreçte yaygın olarak şu duygular ortaya çıkabilir:


  • Derin Hüzün: Ebeveynimizin artık hayatımızda olmaması, en büyük destekçilerimizden birini kaybettiğimiz hissini yaratabilir.

  • Öfke: Hayatın adil olmadığı hissi, doktorlara, hastalığa veya hatta ebeveynimize karşı bilinçsiz bir öfke duyabiliriz.

  • Suçluluk: Yeterince vakit geçirememek, geçmişte yaşanan tartışmalar veya ebeveyne yeterince iyi bakamamış olma düşüncesi suçluluk yaratabilir.

  • Yalnızlık: Ebeveynin kaybıyla birlikte, artık bir çocuğun olduğu gibi korunma hissinin kalmaması, yalnızlık hissini yoğunlaştırabilir.

  • Rahatlama: Özellikle uzun süredir hasta olan bir ebeveynin vefatından sonra, onların acılarının sona ermesiyle gelen rahatlama hissi de oldukça doğaldır.


Kaybın ardından bu duyguların hiçbiri hissedilmeyebilir, kişi tamamen hissiz olabilir. Yas, tek bir duygu değil, birden fazla duygunun iç içe geçtiği karmaşık bir süreçtir. Hiçbir duygu ya da duygusuzluk yanlış veya anormal değildir. Her bireyin yas süreci farklı işler ve bu sürecin nasıl ilerleyeceği kişiden kişiye değişir.



Ebeveynsiz Bir Yaşama Uyum Sağlamak


Ebeveyn kaybı sonrası yaşanan en büyük zorluklardan biri, ebeveynsiz bir dünyaya uyum sağlamaktır. Bu süreçte;


  • Destek Sistemlerinden Yararlanmak: Aile üyeleri, yakın arkadaşlar ve terapistler bu süreçte önemli destek kaynakları olabilir.


  • Yeni Sorumlulukları Kabullenmek: Aile içindeki roller değişebilir. Kardeşlere karşı daha fazla sorumluluk hissetmek veya ailenin büyükleri arasında yer almak gibi değişimler yaşanabilir.


  • Aile Dinamiklerinin Değişimi: Kaybedilen ebeveynin aile içindeki rolüne bağlı olarak, ailenin geri kalan üyeleri arasındaki ilişkiler de yeniden şekillenir.


  • Günlük Rutinlerin Değişimi: Anne veya baba ile kurulan günlük iletişim artık olmadığında, boşluk hissi yaşanabilir.


Bu süreç, kişinin kendisini yalnız hissetmesine neden olabilir. Ancak yeni yaşam düzenine uyum sağlamak zamanla mümkün olur. Bu süreçte kendine alan tanımak ve yasın zaman alacağını bilmek önemlidir.


Kaybın Yetişkin Benliğimizi Yeniden Tanımlaması


Ebeveyn kaybı, sadece bir sevdiğimizi kaybetmek değildir; aynı zamanda kimliğimizin ve dünyaya bakış açımızın da değişmesi anlamına gelir.


  • Aidiyet Duygusunun Değişimi: Kimi insanlar ebeveyn kaybından sonra kendilerini daha bağımsız hissederken, kimileri aidiyet hissini kaybetmiş gibi olabilir.


  • Geçmişle Yeniden Bağ Kurmak: Kayıptan sonra çocukluk anıları daha fazla hatırlanabilir ve ebeveynle olan ilişkiyi yeniden değerlendirmek gündeme gelebilir.


  • Geleceğe Bakışın Değişmesi: Hayatın geçiciliği daha fazla hissedilir ve bu da bireyin önceliklerini yeniden gözden geçirmesine neden olabilir.


Bu süreç, zorlayıcı olduğu kadar, bireyin kendini keşfetmesi için de bir başlangıç olabilir. Yeni rutinler oluşturmak ve ebeveynin mirasını onurlandırmanın yollarını bulmak, yas sürecini daha anlamlı bir şekilde yönetmeye yardımcı olabilir.


Yasın Beklenmeyen Yüzü: Bastırma


Bazı insanlar ebeveyn kaybı sonrası yas sürecini hemen yaşamaz. Çalışmaya veya günlük hayata daha fazla odaklanarak yas sürecini erteleyebilirler. Ancak, bu durum ilerleyen zamanlarda aniden ortaya çıkan yoğun duygulara neden olabilir. Bu duygular hiçbir zaman yas şeklinde gelmeyip fiziksel ya da başka psikolojik semptomlarla da kendini gösterebilir: sürekli yorgunluk, uyku problemleri, yeme problemleri veya anksiyete gibi durumlar görülebilir. Bu yüzden psikoterapiye gelen kişinin semptomundan ziyade altta yatabilecek sebeplere odaklanmak gerekir. Kişinin yeme problemi olarak getirdiği konu, bastırılmış bir yas süreci olabilir.


Kaybın Ardından Bağlılığı Sürdürmek


Ebeveyn kaybı, fiziksel bir ayrılık olsa da duygusal bağlılık devam eder. Bazı durumlar yasın yeniden tetiklenmesine neden olabilir. Ebeveynin doğum günü, ölüm yıldönümü veya onunla ilgili bir anı yas sürecini yeniden alevlendirebilir. Ebeveynin anısını yaşatmak isteyebilirsiniz. Bu anıları yaşatmak için onun öğretilerini günlük hayata dahil etmeye, özel günlerde onu anmaya, anılarını paylaşmaya ve kayıpla ilgili konuşmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu tür ritüeller, ebeveynle olan bağı güçlü tutarken yas sürecini daha anlamlı hale getirebilir.



Ebeveyn Kaybı ve Psikoterapi


Ebeveyn kaybı, yaşamda derin bir dönüşüm yaratan bir deneyimdir. Yetişkinlikte yaşanan bu kayıp, kimliğimizi, ilişkilerimizi ve geleceğe bakış açımızı şekillendirir. Tüm bunların psikoterapi seanslarında konuşulması ile yasa alan açılır. Kişinin yas sürecindeki baş etme şekilleri sağlıklı/sağlıksız ayrımı yapılmaksızın (çünkü böyle bir ayrım yoktur) konuşulur.


Seanslarda en zorlayıcı konu; çocuklukta yaşanan duygusal eksiklikleri konuşmaktır. Kişi, vefat eden anne babasını suçladığını hissederek bu konuları konuşmakta zorlanabilir fakat ölüm çocuklukta yaşanan duygusal eksiklikleri gün yüzüne çıkabilir. Eğer çocuklukta ebeveynle çatışmalı bir ilişki varsa, kayıptan sonra bu ilişki üzerine daha fazla düşünülmeye başlanabilir. 'Ölünün arkasından konuşulmaz' inancı içimize işlediği için, hayatta olmayan biri ile içsel hesaplaşma çok zordur.



Yas süreci kişiye özgüdür ve herkesin farklı yollarla başa çıkması doğaldır. Kendi yas sürecimize alan açarak, ebeveynlerimizin hatırasını yaşatarak ve gerektiğinde destek alarak bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetebiliriz. Unutulmaması gereken en önemli şey ise, yasın bir sonu olmadığı, ancak zamanla şekil değiştirdiğidir.


Peki ne zaman geçecek? ''İnsan unutmuyor ama içine boş bir şey yerleşiyor'' Roland Barthes'in dediği gibi.

Yas süreci, belirli bir zaman dilimine sığdırılamaz; sonu yoktur ama değişir.


Buraya bir de kitap bırakıyorum: Intermezzo - Alıntılar


 

E-posta: info@cansuvarol.com   Telefon: +90 530 403 05 90


Sosyal Medya Hesaplarım:


Comments


bottom of page