Yetersiz Hisseden Anne Olmak
- Cansu Varol
- 5 gün önce
- 5 dakikada okunur

Her Şeyi Yapmak İsterken Yetemediğini Düşünmek
Anne olmak, birçok kadın için hayatın en dönüştürücü deneyimlerinden biridir. Ancak bu dönüşüm, yalnızca mutluluk, gurur ya da şefkat duygularıyla sınırlı değildir. Suçluluk, yetersizlik ve hatta bazen utanma da bu sürecin bir parçası olabilir. Özellikle modern anneliğin beklentileriyle karşı karşıya kalan birçok kadın, “Ben yeterince iyi bir anne miyim?” sorusunu gün içinde defalarca kendine sorarken bulur. Bu yazı, yetersizlik hissiyle boğuşan annelerin iç dünyasına bir ışık tutmayı ve bu yükün hafifleyebilmesi için bazı kapılar aralamayı amaçlıyor.
Anneliğin Yükü: Görünmeyen Emek ve Sonsuz Beklentiler
Toplumda anneye biçilen rol, çoğu zaman görünmeyen ama ağır bir sorumlulukla doludur. Annelik yalnızca çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı kalmaz; aynı zamanda onun duygusal gelişiminden, sosyal ilişkilerinden, okul başarısından, beslenmesinden ve hatta kişilik yapısından da sorumlu tutulur. Üstelik tüm bunlar yapılırken annenin “sabırlı, güler yüzlü, üretken, kendine bakan, eşine destek olan” biri olması da beklenir.
Bu beklenti yükü, çoğu zaman annelerin kendi sınırlarını göz ardı etmelerine yol açar. Gözle görünmeyen ama içten içe kemiren bir tükenmişlik yaratır. Kadın; hem çocuk bakımı, hem ev işleri, hem iş hayatı, hem de sosyal roller arasında sıkışır. Ve çoğu zaman bir yerlerde eksik kaldığını hisseder. Bu eksiklik hissi, zamanla “ben yetersiz bir anneyim” inancına dönüşebilir.
“Kendimi Parçalıyorum Ama Yine de Yetemiyorum”
Yetersizlik hissi, annenin gerçek çabalarının görünmemesiyle daha da derinleşebilir. Dışarıdan bakıldığında her şey yolunda gibi görünse de, içeride büyük bir emek, uykusuzluk ve tükenmişlik yatıyor olabilir.
Gece beş kez uyanıp emziren anne sabah işe gitmek zorundadır.
Hasta çocuğu için günlerce başında beklemiş, kendi baş ağrısını unutan anne yine de çocuğun “beni anlamıyorsun” sözüyle karşılaşabilir.
Tüm gün çocuğuna alan açmaya çalışırken, tek bir bağırma anıyla kendini “kötü anne” ilan edebilir.
Bu örnekler, annenin sürekli bir yeterlilik sınavına tabi tutulduğunu gösterir. Oysa annelik bir maraton gibidir; tek bir an ya da tek bir davranışla değil, zaman içinde kurulan bağ ve tutarlılıkla şekillenir.
Anneliğin Görünmeyen Katmanları: İçsel Eleştirmen
Birçok anne, iç sesinde şu cümlelerle baş başadır:
“Bu kadar bağırmamam gerekirdi.”
“Yemekleri daha sağlıklı yapabilmeliydim.”
“Oyun oynamak istemedim, demek ki kötü anneyim.”
Bu içsel eleştirmen sesi, sıklıkla çocukluktan taşınan deneyimlerle beslenir. Örneğin kendi annesi tarafından yeterince görülmemiş bir kadın, bugün çocuğu onu beş dakika yalnız bıraktığında bile “Ben de onu ihmal ediyor muyum?” kaygısına kapılabilir. Yani annenin bugünkü yetersizlik hissi, yalnızca bugünün değil, geçmişin de yankılarını taşır.
“Benim Yetersizliğim Çocuğuma Zarar Verir mi?”
Bu sorunun arkasında çok derin bir sevgi ve kaygı yatar. Anne, kendi yetersizlik hissini bir kenara bıraksa bile, çocuğunun zarar görmesi ihtimali karşısında sarsılır. “Çocuğum ilerde beni hatırladığında, sevildiğini mi yoksa ihmal edildiğini mi hatırlayacak?” korkusu, annenin iç dünyasında yankı bulur.
Burada devreye Winnicott’un “yeterince iyi anne” kavramı girer. Winnicott’a göre bir çocuk, gelişiminde ilerleyebilmek için mükemmel bir bakıma değil; yeterince duyarlı, tutarlı ve onarıcı bir anneye ihtiyaç duyar. Yani mesele annenin hata yapıp yapmaması değil; hatanın ardından nasıl bir bağ kurduğudur. Bir kriz anından sonra “Az önce sana çok kızdım. Şimdi birlikte olmak istiyorum. Seninle olmak bana iyi geliyor” diyen bir anne, çocuğuna duygusal onarımın mümkün olduğunu göstermektedir.
Sosyal Medyada Annelik: Kurguya Gerçekmiş Gibi Bakmak
Modern anneliğin en büyük çelişkilerinden biri, kamusal alanda sergilenen annelik ile gerçek yaşamdaki anneliğin birbirinden giderek uzaklaşmasıdır.
Instagram’da her zaman gülümseyen çocuklar
Montessori oyuncaklarla oynayan minikler
Kendi ekşi mayasını yapan anneler
Evde meditasyon yaparken çocuklarını sabırla yöneten kadınlar
Gerçekte ise:
Kahvaltıda sadece beyaz peynir yiyen bir çocuk
Banyoyu haftalardır temizleyemeyen bir anne
Tuvalete bile yalnız giremeyen kadınlar var.
Ancak kıyaslama insan doğasının bir parçasıdır. Sosyal medya filtreli yaşamları normalize ettikçe, gerçeklik daha da yetersiz görünmeye başlar. Bu durum annenin kendi deneyimini değersizleştirmesine neden olur. Oysa her çocuk, kendi evindeki gerçek anneye bağlanır. Ve bu bağın içinde karmaşa, çatışma, sevgi ve onarım iç içe geçmiştir.
Annelik ve Geçmiş Yaranın Teması
Yetersizlik hissi çoğu zaman yalnızca bugüne ait değildir.
Kendi çocukluğunda sevilmek için çabalamış,
Ağladığında “abartma” denmiş,
Duyguları küçümsenmiş bir kadın,bugün kendi çocuğuna “her şeyin en iyisini sunmaya” çalışabilir. Ama bazen bu çaba, geçmişin eksiklerini bugünün mükemmeliyetçiliğiyle telafi etme girişimidir.
Böyle bir kadın için çocuğa bağırmak sadece o ana dair değildir. Kendisini tekrar çocukluğundaki gibi “yetersiz” ya da “kabul edilmeyen” biri gibi hissettirebilir. Bu yüzden annelik, geçmişin duygusal yankılarını da beraberinde getirir. Terapötik süreçte bu geçmiş izlerin fark edilmesi, annenin kendiyle daha yumuşak bir ilişki kurmasını sağlayabilir.
Yetersiz Anne Değil, İnsan Anne
Her annenin bazen sabrı taşabilir. Bazen yemek yapamayabilir, bazen çocuğuna bağırabilir. Bazen bir ödevi unutabilir. Bu anlar, annenin yetersiz olduğunu değil, insan olduğunu gösterir.Çocuklar da anne babalarının kusurlu olduklarını görerek büyürler. Önemli olan bu kusurların ardından nasıl bir ilişki kurulduğudur. Annenin kendine şefkatle yaklaşabilmesi, çocuğa da aynı şefkati modelleme fırsatı sunar.
Unutulmamalıdır ki çocuklar, “sürekli güçlü görünen” değil, “kendi duygularını tanıyan” ebeveynlerden duygusal dayanıklılığı öğrenirler.
Kendinize Şefkat Göstermek
Yetersizlik hissiyle baş etmek için ilk adım, kendinizi suçlamak yerine anlamaya çalışmaktır.Şu soruları kendinize yöneltebilirsiniz:
Şu anda bu kadar zorlanan bir arkadaşım olsa, ona ne derdim?
Bugün elimden gelenin en iyisini yapmış olabilir miyim?
Bu yorgunluk geçici mi? Yoksa yapısal bir destek ihtiyacım mı var?
Çoğu zaman anneler, başkalarına gösterdikleri anlayışı kendilerine göstermezler. Ancak şefkat yalnızca dışa değil, içe de yönelmelidir.
Yetersiz Hissetmenin Bedenle İlişkisi
Sürekli yetersiz hissetmek, yalnızca zihinsel bir deneyim değildir.
Omuzlarda ağırlık
Baş ağrıları
Sürekli tetikte olma hali
Uyku bozukluklarıgibi belirtilerle de kendini gösterebilir. Annelik süreci yalnızca duygusal değil, fiziksel bir dayanıklılık da gerektirir. Bu nedenle bedensel sinyallerin fark edilmesi ve dikkate alınması, annenin hem kendine hem çocuğuna daha sağlıklı bir şekilde eşlik etmesini sağlar.
Profesyonel Destek Almak: Zayıflık Değil, Güçtür
Yetersizlik hissi, zamanla annenin özsaygısını sarsabilir. Bu durum, annenin ruh sağlığını etkileyebileceği gibi, çocuğuyla olan ilişkide de mesafeler yaratabilir.
“Ben iyi bir anne değilim” inancı
Sürekli suçluluk
Diğer annelerle kıyaslamalar
Günlük işlevselliğin düşmesigibi belirtiler devam ediyorsa, bir uzmandan destek almak oldukça kıymetlidir.
Terapi, yalnızca problemleri çözmek için değil; annenin kendini yeniden tanıması, duygularına daha şefkatle yaklaşması ve içsel yüklerini hafifletmesi için de bir alandır.
Son Söz: Anneliği Yeniden Tanımlamak
Yetersiz hissetmek, çoğu zaman yeterince önemseyen, yeterince iyi olmaya çalışan annelere özgü bir histir.Yetersizlik duygusuyla savaşmak yerine, onunla dost olmaya çalışmak, anneliği daha insani ve yaşanabilir kılar.
Çünkü annelik mükemmellik değil, bağ kurma sanatıdır. Ve her bağ, kusurlarıyla birlikte biricik ve değerlidir.
Kaynakça
Winnicott, D. W. (1965). The Maturational Processes and the Facilitating Environment: Studies in the Theory of Emotional Development. London: Hogarth Press.→ “Yeterince iyi anne” kavramının ortaya atıldığı temel eser.
Goodwin, S. & Huppatz, K. (2010). The Good Mother: Contemporary Motherhoods in Australia. Sydney: Sydney University Press.→ Toplumsal annelik idealleri ve kadın üzerindeki yapısal baskılar hakkında kapsamlı analiz.
Chodorow, N. (1978). The Reproduction of Mothering: Psychoanalysis and the Sociology of Gender. Berkeley: University of California Press.→ Kadınların annelik deneyimini psikanalitik ve sosyolojik yönleriyle ele alan klasik bir metin.
Faircloth, C. (2014). Contemporary Motherhood: The Impact of Social Media on Parenting Culture. In Parenting Culture Studies, edited by Ellie Lee et al.→ Sosyal medyanın annelik algısını nasıl dönüştürdüğüne dair akademik bir bölüm.
Burch, A. S. (2018). “Mom Guilt: The Modern Mother’s Struggle.” Psychology Today.→ Annelikte yetersizlik ve suçluluk hissinin çağdaş kökenleri üzerine popüler psikoloji makalesi.
Neufeld, G., & Maté, G. (2004). Hold On to Your Kids: Why Parents Need to Matter More Than Peers. New York: Ballantine Books.→ Anne-çocuk bağının önemi ve onarıcı ilişkilerin etkisi üzerine değerli bir kaynak.
American Psychological Association. (2021). Parenting and Mental Health Resources.→ Annelik, tükenmişlik ve psikolojik destek süreçlerine dair bilimsel bilgilendirme platformu.
Anasayfamızı da ziyaret edebilirsiniz.
İletişim ve Randevu
Adres: Gayrettepe - İstanbul
E-posta: info@cansuvarol.com Telefon: +90 530 403 05 90
Comments